KESİCİ TAKIM DERGİSİ

DASSAULT SYSTEMES - ELİF GÜRDAL

 

SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR TEDARİK ZİNCİRİ İÇİN TEKNOLOJİDEN ETKİN ŞEKİLDE YARARLANILMALI

Teknolojik gelişmeler sayesinde tedarik zincirinin her adımının sanal olarak yaratılması, gözlemlenmesi ve optimize edilmesi mümkün hale geldi. Bu da şirketlerin her yeni süreç için test yapma gereğini azaltıyor ve verimlilikleri daha iyi öngörüp yönetmesine yardımcı oluyor

Dassault Systèmes Türkiye Ülke Müdürü Elif Gürdal

Sürdürülebilirlik, işletmeler tarafından genellikle bir maliyet kalemi olarak görülür. Birçok lider, sürdürülebilir bir değer ağı elde etmek için karlılığı feda etmek gerektiğine inanır, ancak bu doğru değildir. Aksine, değer ağı genelinde verimliliğin artması, ürünlerin daha hızlı ve çok daha düşük emisyonlarla piyasaya sunulmasını sağlar; bu da daha az atık ve daha iyi kaynak yönetimi anlamına gelir.

Daha yeşil bir tedarik zinciri, çevre dostu bir biçimde işlerken tüketicilerin artan kalite ve değer beklentilerini de karşılar. Bu, ancak, tüm tedarik zinciri boyunca görünürlük ve verimlilik arttığında gerçekleşebilir. Bu takip imkanı, imalattan perakendeye kadar paydaşlar arasındaki işbirliğini güçlendirir. Lojistik açıdan da, olabildiğince verimli ve "karbon dostu" olmanızı sağlar.

Teknolojik gelişmeler sayesinde tedarik zincirinin her adımının sanal olarak yaratılması ve optimize edilmesi mümkündür, çünkü ilgili tüm süreçler gözlemlenebilmekte ve bütün operasyonlar sanal dünyada değerlendirilmektedir. Bu da bir şirketin her yeni süreç için yol testi yapma gereğini azaltır ve verimlilikleri daha iyi öngörüp yönetmesine yardımcı olur.

Aşırı stoklama meselesini çözmek

Tedarik zinciri kaynaklı emisyonların önemli bir nedeni, depolarda yer işgal eden ve atık miktarını artıran aşırı stoklama. Perakendeciler bu sorunu en aza indirmek için, sanal proje yönetimi çözümlerini kullanarak tahmin yeteneklerini geliştirebilir. Bu, perakendecilerin mevsimlik ürünlere olan talebi tahmin etmelerini ve stok seviyelerini optimize edip aşırı stoklamadan kaçınmalarını sağlar.

Bu gelişmiş depo planlaması yöntemi, aynı zamanda görev önceliklendirme, kendi kendini yenileyen stoklar ve sefer sıralaması gibi enerji tasarrufu getiren özelliklere sahiptir. Tüm bunlar, perakendecilerin işlemleri optimize etmelerine ve gerçek zamanlı eğilim ve taleplere hızlı ve etkili tepki vermelerine imkan tanır; bu da aşırı stoklamayı azaltır. Verilerin lojistik ve depo yönetimi süreçleriyle entegre edilmesi sayesinde, nakliye ve depo ağları da güçlenir. Bunun da sanal olarak değerlendirilmesi ve optimize edilmesi sonucunda, farklı senaryoları ele almak ve en iyi seçenekleri tespit etmek mümkün olur.

Verimliliği artırmak için veri kullanmak

Veri analitiğini, kamyonların teslimat rotalarını en iyi şekilde belirleyerek yakıt verimliliğini artırmak için kullanmak da mümkündür. Mağaza ve sefer sayısı, rota yoğunluğu, trafik sıkışıklığı ve topoğrafya gibi veriler kullanılarak her aracın teslimat rotasının profili oluşturulabilir. İşletmeler bu profili kullanarak, aracın mümkün olduğunca zaman ve enerji tasarrufu yapacağı en iyi rotayı belirleyebilir. Nakliyede en büyük maliyeti kalemi genelde yakıttır, bu nedenle yöneticilerin öncelikle sefer sayısını azaltması gerekir. Tedarik zincirinde uçtan uca şeffaflık sağlamak ve planlamayı optimize etmek, aynı bölgeye giden farklı malların tek kamyonda taşınmasına olanak tanır.

Bu çabaların doğru teknolojik araçlarla desteklenmesi gerekir: Veri analitiği, tedarikçi ve sefer rotalarının takibi ve tedarik zincirinin genel resmini sunan dijital sistemler çok önemlidir. Söz konusu araçlar zaten perakendeciler tarafından yaygın biçimde kullanılıyor ve karbon emisyonu sorunlarını çözmek isteyen diğer sektörlerde de kullanılmaya başlıyor, ama bu araçlardan aynı zamanda süreçleri optimize etmek ve değer ağındaki tüm operasyonların şeffaflığını arttırmak için de faydalanılıyor. 

Dairesel bir tedarik zinciri oluşturmak

Geleneksel doğrusal tedarik zinciri modelinde, üç tane net aşama vardır: Yap, kullan, at. Ancak bu, çok fazla atığa yol açtığı ve dünyanın kaynakları elbette sınırlı olduğu için sürdürülemez bir modeldir. Dolayısıyla, modern tedarik zincirlerinin dairesel bir modele geçiş yapması gereklidir. Bu yeni model, kaynakları mümkün olduğunca kullanımda tutmaya, kullanımdayken bunlardan maksimum değeri almaya, ardından hizmet ömrünün sonunda bu ürün ve malzemeleri geri kazanmaya ve yenilemeye odaklanır.

Dairesel tedarik zincirinin yaygınlaşması; kurumsal depoları bölen ve işbirliği ve iletişimi artıran, Nesnelerin İnterneti, gelişmiş veri analitiği ve gerçek zamanlı veri toplama gibi teknolojiler sayesinde mümkün oluyor. 

Sürdürülebilir bir gelecekte teknolojinin rolü

Yeni teknolojiler, işletmelerin sürdürülebilir bir tedarik zincirine ulaşılmasını mümkün kılıyor. İşletmeler bu teknolojileri kullanarak kirliliği ve karbon ayak izini azaltabilir; böylece çok daha sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturmaları ve dünyadaki birçok büyük çevre sorununun çözümüne katkı sunmaları mümkün olur. Bu noktada güvenilir teknoloji ortaklarının tavsiye ve uzmanlıklarını kullanmak, bu çabaları güçlendirecek ve kurumsal dünyadaki sürdürülebilirlik çalışmalarına parlak bir gelecek sunacaktır.

Teknolojinin tedarik zinciri üzerindeki bu etkileri, sadece gezegenimiz değil işimiz için de faydalıdır. Modern tüketiciler, karşılarındaki şirketlerin sürdürülebilirliğine çok daha fazla dikkat ediyor ve öncü rol oynayan bir şirkete para harcamaya çok daha eğilimli; ayrıca verimlilik, şeffaflık ve hız artışı da her zaman için tüketici tarafından olumlu karşılanan özellikler.

 

Sitede ara

© 2013 Tüm Hakları Saklıdır.

Webnode tarafından desteklenmiştir.